• 16 Haziran 2024 18:49
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Yurtdışı Çıkış Harcı neden arttırılır?

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 16 Haziran 2024 Yurtdışı Çıkış Harcı neden arttırılır?

Türkiye’nin siyaset gündemi ile gündelik yaşam arasındaki uzaklık giderek açılıyor. 

Dünya Devleti ve kendi yarattığımız o sanal Dünyanın liderliği, masal tadında anlatılırken, İktidar ortaklığı her çıkmaza girdiğinde bir korku masalına ihtiyaç duyuyor.

Siyasetin ilgi alanı dışındaki gündemde, -dilerseniz gerçek gündeme ilişkin de diyebilirsiniz-..Yurtdışı seyahate gideceklerden alınacak çıkış harcının, on kat arttırılacağına ilişkin haberler var. Korku masalına girişi böyle yapalım.. Avukat Gönenç Gürkaynak  kararın anayasal hakların kullanılması açısından yanlışlığını savunuyor. ; “gerçekleşirse bu uygulamanın harç olmadığı, bir vergi olduğu ve o verginin de Anayasa'nın 23. maddesine doğrudan aykırı olduğu kanaatindeyim. Devletin bunun adını harç koymuş olması, o kamusal talebin hukuki niteliğini değiştirmez. Yurt dışına çıkmak isteyen bir Türk vatandaşının bu tutarı ödeyerek, doğrudan yurt dışına çıkışı ile ilgili olarak elde ettiği belirli bir kamu hizmeti yoktur. Devlet eliyle herhangi bir yurt dışına çıkma hizmeti sağlanmakta değildir. Pasaport kontrolü, kolluk hizmeti kapsamındadır. Kamu hizmetlerinin neler olduğu bellidir ve bu tutara doğrudan bağlı ayrı bir kamu hizmet tarifi yoktur. Dolayısıyla bu bir harç değildir. Anayasa’nın 23. maddesi uyarınca vatandaşın yurt dışına çıkma özgürlüğü, yalnızca suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Tüm vatandaşlara vergi salıp bu verginin anında ödenmemesi halinde yurt dışına çıkış yasağı getirilmesi, Anayasa'nın 23. maddesinde ifadesini bulan seyahat özgürlüğünü, gerekçesiz, orantısız ve hakkın özünü ortadan kaldıracak şekilde kısıtlar.”Uygulanırsa seyahat özgürlüğüne aykırı bu kararın,gözlerden kaçan bir yanı daha bulunuyor. 

AKP; Yunanistan ile Ege ve Akdeniz münhasır alanları konusundaki uzun süren gerginliğin ardından, Nato’ nun etkisiyle ve büyük olasılıkla henüz açıklanmayan tavizler verilerek, düzelen ilişkileri diplomatikbaşarı olarak gösterdi. 

Yunanistan Hükumeti; pandemi dönemi dışında her yıl sayıları bir milyon kişiyi aşan, T.C Yurttaşlarının ülkenin özellikle 12 Ada’nın ekonomisine katkılarının farkında. Düzelen diplomatik ilişkileri öne sürerek, günübirlik ziyaretle sınırlı vize uygulamasını başlattı. Ardından adalardaki esnafın taleplerini görünce, vizenin süre ve sınırlarını genişletti.

Ekonomisi zor günler geçiren Türkiye’nin, iç turizm talebinin önemli bölümü kısa sürede Yunanistan’a yöneldi. Özellikle başarılı bir PR kampanyasıyla, Yunanistan’ın Türkiye’ye görece  ucuzluğu çekiciliği ve sonuçta talebi yükseltti.

Hazine ve Maliye Bakanlığının çıkış harçlarını on kat arttırmasının altında, Yunanistan’a yönelen ziyaretçi trafiğinin ne denli etkili olduğunu ayrıntılarıyla bilmek mümkün değil. Ancak bazı varsayımlarda bulunmak elbette söz konusu olabilir. Örneğin kısa süreli konut kiralama ve uluslararası otel rezervasyon sistemlerinin, ülkemizdeki çalışmalarını engelleyen yasak kararlarını anımsayınca, turizmciler ile Bakan(lık) arasında bilinmeyen bir rekabetin olabileceği akla geliyor.

Yurtdışına giden ve harç ödeyen T:C Yurttaşları, ödeme kapsamı dışında kalanları dikkate alınca, zamdan sonra ortalama 7 Milyar liralık bir ödeme yapmak zorunda kalacaklar. Bu kaynağın eskilerin deyimiyle sadre şifa olamayacağı ortada iken birden gündeme getirilmesi nasıl gerekçelendirilir?

Özellikle yukarıdaki örneğin hayata geçirilmesi karşısında, kendi korumacı ticari anlayışlarına göre varlıklarını sürdüreceklerine inanan, turizmcilerin meslek örgütlerinin suskunlukları ne kadar ilginç değil mi?