• 04 Ağustos 2024 08:45
  • 0
  • 928
  • 5 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Joseph Göbbels ve turizm

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 04 Ağustos 2024 Joseph Göbbels ve turizm

Türkiye’de kamuoyu; son yıllarda gerçek hayat ile sınırlarını iktidarların belirledikleri, sanal gerçeklik arasında bocalıyor. Ekonomiyi ele alalım; fiyat artışları, kamu kurumu niteliğindeki TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının ortalama iki katı üzerinde gerçekleşiyor. 

Döviz rezervinin hızlı tükenişinin ardındaki nedenleri muhalefet de yeterince sorgulamıyor. Aslında siyasal sistemde yer alan partilerin ortak paydaları; halktan gerçekleri saklamak. Muhalefet AKP’nin inişe geçtiği bu süreçte, somut önerilerle seçmeni etkilemek yerine iktidarla ilişkilerde  “yumuşamayı ” önceliyor.

İktidar ise sanal başarı öykülerinde ısrarcı izlenimi uyandırma çabasında. Karadeniz’de doğal gaz, otomobil ve savaş uçağı üretimi, “Dünya” liderliği kavramları, kentlerde sayıları çığ gibi büyüyerek artan yoksulların, karınlarını doyurmaya yetmiyor.

Başarısızlığı örtmek için kullanılan, sayısal değerler de tartışmalı. “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrarlamaya devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Hitler Almanya’sının Propaganda ve Aydınlatma Bakanı Joseph Göbbels ’in sözlerini anımsatan gelişmelere tanık oluyoruz. 

Ancak TÜİK bu anlamda yalnız değil. Geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında; 2023 yılı ile 2024 yılının ilk 6 ayı içerisinde gerçekleşen, turizm hareketlerini anlatan Kültür ve Turizm Bakanının açıklamaları da TÜİK’e şapka çıkarttıracak nitelikte.

Bakanın İstanbul AKM’de düzenlediği basın toplantısına bakılarsa;

Gelen turist sayılarındaki artışta başarılıydık. Yatak sayısı bakımından Türkiye’nin yarısından az  yatağı olan Yunanistan’ı, fersah, fersah geride bırakmıştık. Fransa’yı neredeyse yakalamak üzereydik. Bize çok yakın sayıda yatağa sahip olan İspanya’nın, 2023 yılında gelir ve ziyaretçi sayılarında ancak yarısı kadar performans gösterebilmiştik ama çok önemli değildi. 

2023 yılında 22,9 milyon kişilik girişe karşılık, 2024 yılında bu sayı 26,1 milyon kişiye ulaşmıştı. 

Bu yılın ilk altı ayında 2023 yılının aynı dönemine oranla %12’2 artış sağlamıştık. İran, Bulgaristan ve Gürcistan’dan gelenlerde artış vardı. Bu yüzden savaş nedeniyle İstanbul havalimanlarından Batı’ya giden Rus transit yolcularının bu artıştaki paylarını görmezden gelebilirdik.

Yüksek sezondaki ciddi rakamlara ulaşan turist girişlerindeki azalmaya, Avrupa Futbol Şampiyonası ile Paris Olimpiyat Oyunlarının gerekçe gösterilmesini, Göbbels bile düşünemezdi. 

Güney Ege’deki boşluğun nedenini sayılarını açıklamadan, “12 Adalara” giden T.C Yurttaşlarına bağlamak da öyle. Bu sezonda ortalama % 30 oranına yaklaşan, doluluklardaki düşüşü bir yana bırakalım. Geçtiğimiz 2023 yılının sonuçlarına kısaca bakalım. “Bu sayılar; içinde bulunduğumuz sezonun iddialı söylemi; 60 milyon turist, 60 milyar dolar döviz gelirinin nasıl hesaplanacağına ilişkin ipuçları verecek nitelikte.”

Görevdeki Kültür ve Turizm Bakanının önerisiyle kurulan, kendi yönetimindeki TGA’ya-Turizmi Geliştirme Ajansı- ödenen, konaklama vergisinin izini sürerek başlayalım.. -Konaklama vergisi; -yerli ya da yabancı ziyaretçi ayrımı yapılmaksızın- geceleme tutarının %2’sidir.-

Geçtiğimiz yıl gerçekleşen konaklama vergisi tahsilatı 6,8 milyar lira. Bu tutar yerli ve yabancı ziyaretçilerden sağlanan, toplam konaklama gelirinin 341,7 milyar lira olduğunu ortaya koyuyor.

Sürdürelim..

Aynı yıl -2023- ortalama TL/dolar kuru 1$/23,74 TL ile hesaplandığında, Türkiye’de konaklama sektörünün toplam gelirinin dolar cinsinden karşılığı; 14,3 milyar doları geçmiyor.Oysa Bakan Türkiye’nin 2023 yılındaki turizm gelirini, 55,8 milyar dolar olarak açıkladı. Aradaki 41,5 milyar dolarlık farkın hangi kalemlerinden oluştuğu henüz bilinmiyor.

Havayolu taşımacılığı ile konaklama tesisleri dışında yararlanılan hizmetlerin, aradaki farkı açıklamaya yetmeyeceği çok açık.

Bakanlığın bu yılın ilk altı ayına ilişkin açıklamalarında yer verilmeyen, gerçek bir başarı hikayesi var. 

Ülke turizmindeki olumlu gidişi değil ama Sayın Bakanın hisselerinin çoğunluğu kendisine ait olan, şirket/leri ile hısımlarının girişimlerindeki olağanüstü büyüme örnek gösterilebilir. 

Önceden verilmiş tahsis ile yapılmış bir konaklama yatırımının, bitişiğindeki “doğal sit” nitelikli orman arazisinin, bu özelliğinin Bakanlığın başvurusuyla ortadan kaldırılarak, turizm imarına açılması ve Bakanın kendi şirketinin bu tesisi almasına kendisinin izin vermesi örneğin. Üzerinde yükselen lüks villalar, Yunan adalarının ünlü mekanlarının şubeleri ile turizmin yeni Babil Kulesi. 

Bu yöntemi kutsamak adına, iktidara yakın inşaatçıların çok uygun koşullarla elde ettikleri bazıları kamu arazilerinde, uluslararası işletmecilerin adlarını taşıyan tesisler. Doğayı betona teslim ederek, antik çağın en görkemli yapılarının izlerini silme çabaları. Bodrum Dünya sosyetesinin gözbebeği oldu. Zenginlerden geçilmiyor beyaz yalanları.

Kuşkusuz bu büyümede DEM adlı bir kuruluş da var. Müzelerin ihalesiz teslim edildiği yeni bir şirket ve yeni bir müzecilik kavramı. Peş peşe ülkenin en çok ziyaretçi çeken tarihsel ve kültürel varlıkları bu kuruluşa teslim ediliyor.

Ama DEM tek örnek değil.. 

İstanbul Park da aynı yöntemlerle; sözde otomobil sporcularına açılacak gerekçesiyle, 20 yılı dolduran ancak 10 yıl daha uzatma hakkı olan kiracısından, Valiliğe edilen bir telefon ile alınıyor. Acaba bu başarı öykülerinin arkasında kim/ler var?