Destinasyonlaşmada 48 saat
Sık sık yapılan ve kısa süreli tatiller günümüzün turizm trendlerinden biri haline geldi. Modern iş yaşamında yoğun bir iş temposu altında ezilen çalışan kesim, iki haftalık yaz tatiline kadar tükenmişlik sendromuna girmemek için kısa da olsa sık sık “kara bağlantısı” olan yerlere kaçmayı, enerji depolamak ve soluklanmak için birer fırsat olarak görmektedir. Bu bağlamda büyük şehirlere bir-iki saatte ulaşılabilecek yakın destinasyonlar hızla talep görmeye başladı.
İnsanlar, cuma akşamı mesai biter bitmez yola çıkıp sabahleyin gözlerini doğal bir ortamda şehirden uzakta açmayı artık bir lüks değil, bir ihtiyaç gibi algılamaktadır. Bu duruma biraz yakından bakılmasında yarar görüyorum. Hızlı yaşadığımız günümüzde zaman, insanın en önemli değeri haline gelmiştir.
05-07 Şubat 2025 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen EMİTT Fuarında uluslararası bir gıda fuarında altın madalya almış bir balın tanıtımını ve satışını yapan bir üretici ile tanıştım. Bana “apiterapi sunarak turizme girmeyi düşündüğünü” anlatınca, kendisine “bir gün içinde apiterapinin ne kadar süreceğini” sordum. “Yaklaşık 15 dakika kadar sürüyor.” dedi. Bunun üzerine kendisinden bir kâğıt ve bir kalem istedim. Sonra “bir günde 24 saat var.” dedim. Örneğin oraya ben geldim. 8 saat uyudum, bir saat kahvaltı, bir saat öğle yemeği ve bir saat akşam yemeği. Bunlar yaptı 11 saat. 15 dakika da apiterapi sürdü. Geri kalan 12 saat 45 dakikamı orada nasıl geçireceğimi kendisinden bana yazmasını istedim. “Yüzebilirsiniz” dedi. Ben de “tamam bir saat yüzerim” dedim. “Ya sonra?” dedim. “Bir saat yürüyüş yapabilirsiniz.” dedi. “Geriye hala yaklaşık 11 saat zamanım kaldı” deyince cevap alamadım. Hayatı öğrendikçe “boş zaman” ifadesini kullanmamayı tercih ediyorum, çünkü bize bu yaşamda verilen en değerli hediye olan hayatın kendisinin, bırakın günü ya da saati, hiçbir an’ının “boş zaman” olarak adlandırılmaması gerektiği, bunun zamana yapılacak en ağır haksızlık olacağı kanaatindeyim.
Sonra o bal üreticisine, turizmin bir ekosistem olduğunu ve buna da destinasyon adını verdiğimizi, gerektiğinde de kendisine bu konuda danışmanlık hizmeti ile destek olabileceğimi belirttim. Diğer türlü; para, zaman ve enerjisini boşuna harcayacağını vurguladım. Böyle bir durumda hayal kırıklığı kaçınılmaz olacaktır.
Şimdi gelelim 48 saatlik turizme. Yukarıda büyük şehirlere yakın olan konaklama işletmelerinden bazıları, destinasyonun yaşam alanlarına yakın olmasından ve 48 saatte çok sıkılıp erken dönme ihtimalini ortadan kaldırmak için en az iki gün konaklama zorunluluğunu vurguluyorlar. Yoksa müşterilerinin çoğunluğunun erkenden tesisten ayrılabileceklerini biliyorlar.
Zaman unsuruna para da eklenince bu 48 saati geçirmek için gidilen yer daha da önem kazanmaktadır. Çünkü buralardaki tesislerdeki ürün-fiyat ilişkisi ve sunulan konaklama şekli, çoğunlukla oda-kahvaltı şeklindedir ve hatta Antalya’daki beş yıldızlı ve her şey dahil konseptinin sunulduğu bir tesisteki konaklamadan daha pahalı olabilmektedir.
İşte bu açıdan birçok destinasyon kendini hafta sonu çekim merkezi olarak konumlandırırken bazı noktaları göz ardı ediyor, çünkü bu destinasyonlarda tek bir çekicilik unsuru ile “destinasyonlaşacağı” ön görülmektedir.
Burada olaya biraz destinasyon tarafından detaylı bakmak gerekmektedir. İsterseniz bu işin içine biraz da matematiği katalım. 48 saatin 8+8= 16 saatini uyuyarak geçirdiğinizi düşünün. Günde üçer öğünden üç saat de kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri için ayırdınız ve iki gün için 6 saat de buna gitti.
16 + 6 = 22 saat. Geri kalan 26 saatte misafirlerin geldikleri destinasyonda sıkılmadan ve deneyim yaşayarak aynı zamanda onlara artı değer kazandırarak nasıl zaman geçireceği sorusuna çok net ve açık cevaplar verebilmelisiniz. Ayrıca bunu yaparken de çocuklu aileler, çiftler, gençler ya da üst yaş grubundaki insanlar için ayrı ayrı planlamanız gerekiyor. Sunulan ürün ve hizmetlerin kalitesi yanında alt ve üstyapının durumunun da en azından onların geldikleri (yaşadıkları) yerdeki standartlarda olması beklenmektedir.
48 saatlik iyi planlanmış ve kaliteli bir zaman diliminde sunacağınız turistik ürün ve hizmetleri geniş bir yelpaze şeklinde hazırlamanız ve misafire ayrılırken, “daha şunu, şunu da yapabilirdiniz” şeklinde bir açıklama yapmanız da merak uyandırıp hem onun tekrar gelmesini hem de sizden çevresine iyi bir şekilde bahsetmesini sağlayabilir.
Lütfen Bekleyin.