Kısa bir süre önce Güney Kıbrıs'a elçi atayan Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Özbekistan‘ın bu kararının etkileri turizm ve ekonomi sektörlerinde de hissedilecek.

Yakın zamanda neler oldu? 

Kırgızistan'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) zirvesine Kuzey Kıbrıs'ın gözlemci olarak davet edilmesi, AB‘de rahatsızlık yaratmıştı.

AB üyesi olan Kıbrıs Rum Kesimi'nin karşı çıktığı bu davete Brüksel’den de tepki gelmiş, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, yazılı bir açıklamayla söz konusu daveti sert bir şekilde eleştirmişti. Borrell, bu adımı 'Kıbrıslı Türk ayrılıkçı yapının meşrulaştırılması çabası' olarak nitelendirmişti. Borrell bu adımı KKTC’yi  'meşrulaştırma' çabası olarak nitelemişti.

AB’nin bir süredir ticari ilişkiler yürütmek istediği Türk devletleriyle bu anlaşmayı nihayete erdirdiği görülüyor. 

Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan ile Orta Asya ülkesi Tacikistan'ın AB ile imzaladığı ortak bildiride Kıbrıs'a dair madde ise şaşkınlık yarattı. Bildirinin 4. Maddesinde; 'Birleşmiş Milletle Güvenlik Konseyi'nin 541(1983) ve 550 (1984) sayılı kararlarına güçlü tahahütümüzü yineleriz.' deniyor. 

Bu maddeler direkt olarak Kıbrıs'ı ilgilendiriyor.

Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin kabul ettiği BMGK'nın 541 sayılı kararı KKTC aleyhine bir madde. Kararda KKTC ilanı kınanıyor, hukuken geçersiz sayılıyor, diğer devletlere KKTC’yi tanımama ve sadece Rum yönetimini tanıma çağrısı yapılıyor. Kararda ayrıca 1974 yılında alınan 365 ve 1975 yılında alınan 367 sayılı kararlar da yeniden teyit ediliyor. Bu kararlarda Türk Barış Harekatı kınanıyor ve Türk askerlerinin derhal geri çekilmesi isteniyor.

Bu karar aynı zamanda Güney Kıbrıs'ı 'tek meşru hükümet' ilan ediyor.

Karara nasıl tepki verildi?

BMGK’nin 550 sayılı kararı, Türkiye ile KKTC arasında büyükelçi atanmasını “ayrılıkçı ve yasadışı” bir girişim olarak nitelendirerek kınarken, bu adımın geri çekilmesini talep ediyor; ayrıca tüm ülkelere KKTC’yi tanımamaları, desteklememeleri ve yardımda bulunmamaları çağrısında bulunuyor.

GKRY’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği vurgulandı.