Almanya’da ırkçılığa karşı turizm sektöründen güçlü bir ses yükseliyor. 

Irkçılığa karşı net bir mesaj vermek ve sektördeki temel değerleri korumak adına "Wall of Solidarity" (Dayanışma Duvarı) adlı girişim hayata geçirildi. Platform, turizm sektöründeki şirket ve bireyleri, hoşgörü ve eşitlikten yana olduklarını kamuoyuna açık şekilde beyan etmeye davet ediyor. Girişimin ilk destekçileri arasında Alltours Reisecenter, Falk Travel, Destimotion ve Ypsilon.net yer aldı.

Türk turizmci Atilla Taşbaşı ön ayak oldu 

Girişimin başlatıcısı ise Almanya'nın Kiel kentinde 1972 yılından bu yana hizmet veren aile şirketi Taşbaşı Reisen'in sahibi Atilla Taşbaşı. Ailesi ve iş ortaklarıyla birlikte ırkçılığa karşı dayanışma girişimini başlatan turizmci Atilla Taşbaşı, bu girişimle turizm sektörünün temel değerlerini hatırlatarak güçlü bir duruş sergilemeyi amaçlıyor.

“Turizm sektörü, çeşitlilik, dünyaya açıklık ve kültürlerarası etkileşimle var olur” diyen Taşbaşı, “Turizmde her gün dünyanın dört bir yanından insanlarla karşılaşıyoruz. Bu işin temeli, misafirperverlik, saygı ve her insanı kökeni, kültürü ya da ten rengi ne olursa olsun koşulsuz kabul etme iradesidir” sözleri ile turizmin evrenselliği ve barışçıl yönüne vurgu yapıyor. 

“Irkçılığa karşı ortak duruş” çağrısı

Turizm sektör çalışanlarını ırkçılığa karşı ortak bir duruş sergilemeye davet eden Taşbaşı, şu değerlendirmede bulundu: “Artık birlik olmanın ve ırkçılığa karşı net bir tavır almanın zamanı geldi. Turizm kozmopolit bir alandır, yani ırkçılığın tam karşısındadır.” Atilla Taşbaşı, aynı düşüncede olan herkesi "Dayanışma Duvarı"na katılmaya çağırdı. 

Irkçılığa karşı güç birliği için bir araya gelen turizmciler  https://unity.komm.de/de  web sitesinde buluşuyorlar. 

Girişimin başladığı günden bu yana Avrupa genelinden 100’ün üzerinde turizm profesyonelinin projeye destek verdiği belirtiliyor. 

Almanya’da daha önce Dertour CEO’su Ingo Burmester ve TUI Almanya CEO’su Benjamin Jacobi de turizmdeki ırkçılık sorununa dikkat çekmişti. Ayrıca Alman Seyahat Birliği (DRV), Alman Turizm Derneği (DTV) ve Alternatif Seyahat Derneği (ASR) de geçtiğimiz yıl bu konuda net bir duruş sergilemişti.