• 14 Ağustos 2024 08:07
  • 0
  • 6 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizm sektörü "sürdürülebilirlik" temelinde yeniden tasarlanmalı

Bu haberi dinleyin
14 Ağustos 2024 Turizm sektörü "sürdürülebilirlik" temelinde yeniden tasarlanmalı

 

Dünyamızın doğal ve kültürel zenginliklerini korumanın önemi her geçen gün artıyor. Sadece gezegenimizi korumakla kalmayıp, aynı zamanda yerel ekonomileri destekleyerek toplulukların refahını artırmayı hedefleyen sürdürülebilir turizm, tüm dünyada yükselişte. EKONOMİ Gazetesi tarafından düzenlenen ve Nasıl Bir Ekonomi TV'de yayınlanan "Sürdürülebilir Turizm Buluşmaları'nın konukları Servotel Yönetim Kurulu Başkanı Ömer İsvan: Aksoy Holding CEO'su Batu Aksoy oldu. Ekonomi Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar moderatörlüğünde gerçekleşen programda, sektörün gelişimi masaya yatırıldı. 

Servotel/Ömer İsvan: En büyük eksikliğimiz koruma kullanma dengesi

Sadece tarihi değil, sosyal ve çevresel mirası da korumalıyız "Bugün turizmin sürdürülebilir bir olgu olup, olmadığı hala soru işareti. Çünkü sürdürülebilirlik kavramına doğa-çevre, tarihi miras ve kültiirel-sosyal miras olarak bakıyoruz. Çevre, doğal değerlerin muhafaza edilmesini kapsıyor. Fakat aynı zamanda çevresel olmayan sosyal mirasın ve kültürün korunması da önemli. 

Turizm ise bunlara tehdit olabiliyorken sadece tarihi mirası korumayı seviyor. Çünkü tarihi miras turizm hareketi oluşturuyor. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü'nün gündeminde aşın turizm olgusu var. Bu olgu, turizmin sürdürülebilirliğinin tehdidi olarak algılanıyor. Büyük kitlelerin destinasyonların karakterini ortadan kaldırdığı ifade ediliyor. 

Örneğin; Brezilya, Fernando de Noronha adası kanunlarına göre, herhangi bir zamanda, ada içinde en fazla 400 turist olabiliyor. Tesisler de ona göre planlanmış. Yoksa adanın başka türlü korunmasına imkân yok. Düşük yoğunluklu turizmin önünü açmıyoruz "En büyük eksikliğimiz koruma kullanma dengesinin ne olduğunu anlamamış olmak. 

Türkiye'nin de içinde olduğu bazı ülkeler 'yasakla koruma' ya da 'korumama' olarak iki şıklı yönetiliyor. Bu yönetilemez bir durum. Düşük yoğunluklu turizmin önünü açmıyoruz. Yüzde 30 turizm imarlı ile yüzde 5 turizm imarlı arasında fiyat farkı yok. 

Örneğin İtalya'da yaptığımız projenin arsası çok büyük. Düşük yoğunluklu yapıyoruz ve yüzde yüz güneş enerjisi ile yönetmeyi planlıyoruz. Burada yaptığımız yatırımın yüzde 80'ini geri alıyoruz. Bugün bin yataklı turistlik tesislerin web sitesinde 'sürdürülebilirlik ilkemizle' şeklinde başlayan içerikler var. Doğayla baş başa terimlerini okuduğumuz tesisten çıkıp yürüdüğünüzde en uzak 25 metre sonra başka bir binayı görüyoruz. Gerçek ürün bu değil. Bu yüzden bizim yapacak çok işimiz var. 

Lüks tüketim ile çevrecilik hala kardeş değil 

"Yaptığımız işin gereği yatırımcıları yönlendirirken aynı zamanda yol gösterici görevindeyiz. Resort, otel yatırımlarının gelecekteki trendlere cevap verecek şekilde yapılmasını Yayını izlemek için QR kodunu okutunuz sağlamak zorundayız. Bu konuya yedi sene önce yoğunlaştık. O dönemde sürdürülebilirliği gerçekçi anlamda nasıl entegre edebileceğimize yönelik araştırma yaptık. 

Sonuçta, 'sürdürülebilirliğe önem vermeyerek yaptığın tesis 12 sene sonra müşteri bulamayacak' şeklinde bir geri bildirim elde ettik. Öyle bir jenerasyon değişimi oluyor ki, sürdürülebilir politikaları olmayan bir otelde kalmak utanç verici bir pozisyona gelecek. Lüks tüketim ile çevreciliğin hala kardeş olmadığı, birbirini sevmediği sabit. Fakat birbirine olan yakın temas dinamiklerinin hızla artığını ve yeni jenerasyonun herkesi eğittiğini görüyoruz. 

Aksoy Holding/Batu Aksoy: 5.2 megawattlık güneş tesisini hayata geçirdik

Eko-bilincin artmasıyla turizm işletmelerinde yeşil teknoloji kullanımı da arttı "Sürdürülebilir turizm, sektörün gelecek nesillere aktarılması ve kalkınarak büyümesi için kritik bir önemde. Konaklama, turizm sektörünün en önemli unsurlarından. Dolayısıyla konaklama faaliyetlerin sürdürülebilirlik yaklaşımıyla yürütülmesi gerekli. Eko bilinç artıkça turizm işletmeleri, uygulamalarında sürdürülebilir teknoloji sistemlerini kullanmaya başladı. Bu sisteme geçen tesisler artık öncelikli tercih ediliyor. 

Yenilenebilir enerji kaynaklarım kullanmak, enerji verimliliği yapmak, atık yönetimi uygulamalarına geçmek kısa vadede maliyetli olsa da uzun vadede hepimize getiri sağlıyor. 

Finansal kaynaklara erişimde sıkıntılar var

Sürdürülebilir turizm politikalarının içselleştirilmesi gerekiyor "Sektörün gelişmesine yönelik teşviklerin artırılması önemli. Finansal kaynaklara erişimde büyük sıkıntılar var. Bu yüzden firmalar dönüşümlerini öz kaynaklarıyla fınans etme durumunda. Bu da bütün her şeyi sınırlıyor. Ayrıca, yenilediğimiz, dönüştürdüğümüz uygulamaların sürdürülebilir olması şart. 

Bu noktada üç konu ön plana çıkıyor. Öncelikle ülke olarak, stratejik hedeflerimizi çevresel ve sosyal faktörlerle beraber bütüncül bir yaklaşımla belirlemeliyiz. Bunu kamu ve özel sektör birlikte hareket ederek yapmalı. Tedarik zincirindeki tüm oyuncular daha uygun ürün ve hizmet sunmalı. Ve son olarak tüketicilerin farkındalığının artması önemli. Yapılan araştırmalar tüketicilerin, çevreye ve sosyal konulara özen gösteren ve bu konudaki politikaları izleyen konaklama tesislerini seçtiğini gösteriyor. Lüks segment müşterisi buna ekstra bir bedel vermeye hazır. 

2030’a kadar karbon ayak izimizi yüzde 50 azaltmayı hedefliyoruz

İşletmelerde yönetim kademesinden başlayarak sürdürülebilir turizm politikalarının içselleştirilmesi gerekiyor." Enerjisini güneşten karşılayan otel "İstanbul turizm açısından dünyanın en önemli şehirlerden bir tanesi. 32 senedir İstanbul'daki Conrad Oteli yabancı iş ortağımız ile işletiyoruz. Sürdürülebilirlik alanında ciddi adımlar atıyoruz. Türkiye'de iki sene önce dünya turizm ve seyahat konseyinin verdiği 'sürdürülebilir turizm' sertifikasını alan ilk otellerden bir tanesiyiz. 2030 yılına kadar karbon ayak izimizi yüzde 50 azaltmayı hedefliyoruz. Devletin verdiği teşvik ile 3 milyon TL yatırım yaparak Gümüşhane'de otel bilançosuna uygun ve sadece İstanbul'daki otelin ömürlük ihtiyacım karşılayacak 5.2 megawattlık güneş tesisini hayata geçirdik. Belki de Türkiye veya dünyada bütün enerjisini güneş enerjisinden karşılayan otellerden bir tanesi olacağız. Bodrum da dünya destinasyonlarından bir tanesi konumunda. 

Fakat her tarafı deniz ile çevrili olmasına rağmen herkes su sıkıntısı çekebiliyor. Yaşanan su sıkıntısı, tercih değişimleri ve enflasyonist dönem turizmdeki kalkınma hamlesini maalesef negatif etkiliyor. Bunlarla beraber bir de Bodrum'un sürekli artan nüfusu var. Ayrıca yapılan araştırmalara göre ise yüzde 35 oralımda sulama tarafında kaçak kullanım söz konusu. Tüm bunların karşısında ekosistemi geliştirmek, sürdürülebilir tarım yöntemleri, altyapı ve su yönetim sistemleri gibi ciddi yatırımlar yapılması gerekli. 

Devlete, işletmelere büyük rol düşüyor. Hem yerli halkın istihdamı hem de genç nüfusun turizm sektöründeki yetkinliğini artırmaya yönelik mesleki gelişim ve eğitim programlarına öncelik verilmeli."