Alman birinci devlet radyo televizyon kanalı ARD, Almanya’da neredeyse fenomen haline gelmiş Avrupa’nın en büyük turizm şirketler topluluğu TUI’yi teste tabi tuttu.
ARD, Almanya’da ses getiren TUI testi için İspanya’nın Kanarya Adaları’ndaki TUI bünyesinde yer alan RIU Oteli ve Antalya’da yine bir diğer TUI oteli Club Magic Life Waterworld’ü seçti.
ARD’nin seçtiği Alman tatilci aile, denetleme kuruluşu TÜV’ün tatilci kılığındaki yetkilisi ve ARD muhabirleri Antalya ve Kanarya adalarında TUI’yi test ettiler.
Sonuç, TUI yönetimini kızdıracak cinsten oldu. Zira, TUI, Antalya’da insan kaynaklarından, İspanya’da ise hizmet ve temizlikten sınıfı geçemedi. Üstelik de fiyatlarının çok pahalı olduğu vurgulandı.
Burada ARD’nin TUI testinin bizi ilgilendiren yönü, daha çok Türkiye’de turizm çalışanlarının durumuna dikkat çekiyor olması.
İlgi çeken nokta ise ARD’nin İspanya’da kaliteye yönelik bir inceleme yaparken, fiyat/hizmet kalite dengesinde dünyada parmakla gösterilen Türkiye’de bu noktayı incelemeye gerek duymaması.
Ancak ARD, Türkiye’deki kaliteli hizmetin asıl aktörleri olan turizm emekçilerinin durumunu TUI özelinde ele almayı yeğlemiş.
Öyle ya, kaliteli otellerde kaliteli hizmeti her şey dahil alıyorum ama, bu hizmetleri veren insanların hal-i pür melali ne durumdadır diye merak etmiş elin oğlu. Bunu sadece insancıl bir duyarlılıkla yapmasalar da bu konuda en azından bizden fazla duyarlı oldukları aşikâr.
ARD’nin TUI testinde ortaya konulan tablo ise Türkiye’de herkesin bildiği, ancak üzerinde pek konuşulmayan can alıcı bir tablo.
ARD’nin konuyla ilgili haberinde, Türkiye’de transfer hizmeti veren araçların sürücülerinin az uyuyarak çok çalıştıklarından, otel personelinin olumsuz çalışma koşullarına önemli noktalara yer verilmiş.
Haberde ayrıca, otel çalışanlarının pek çoğunun da 740 lira asgari ücrete ve haftada 60 saate varan sürelerde çalıştığı gündeme taşınırken, ARD ayrıca, otel çalışanlarının büyük bölümünün mevsimsellik nedeniyle yılın belli aylarında işten çıkarıldığına ve sezon açıldığında yeniden istihdam edildiğine parmak basıyor.
En başta Avrupalı turist olmak üzere, dünyada turistlerin ve kamuoyunun duyarlı oldukları bir diğer konu ise çevre konusu.
Bizde son zamanlarda birden bire bir "çevre duyarlılığı", daha çok da "yahu artık yabancı turist buna önem veriyor" anlayışıyla turizmde de yer etmeye başladı. Her otel adının başına "yeşil", "beyaz" gibi sıfatları almak için yarışır oldu.
Oysa, bu duyarlılığın onda birinin bile çalışanların koşulları konusunda gösterildiğini söylemek mümkün değil.
Ancak şunun altını çizmek gerekir ki; bu sorun ne sadece TUI, ne de tek başına turizm sektörünün sorunudur. Türkiye’de emeğin ucuzluğu sorunu aslında bütün tatavaların ve oluşturulan suni sorunların ötesinde en temel sorundur.
Siz istediğiniz kadar pembe tablolar çizin, başarı öyküleri anlatın, elin oğlu salak değil! Aldığı hizmetin hangi koşullarda sunulduğunu da merak eder.
Sonuçta çalışanlarının mutlu olmadığı bir ülke iseniz, istediğiniz kadar takla atın, beşinci dünya ülkesi imajından kurtulamazsınız.